AL B AYRAK
Dalgalan Bayrağım dalgalan
kan var üzerinde kan,
Atalarımın emeğini düşünerek dalgalan!
Ay'lı Yıldız'lı al renkte şehitlerin kanının,
Ayın yıldızın beyazının,
Şehitlerimi dü bir yolcuya
Dur yolcu! bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanının akıttığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti
Yaptığı bu tümsek, amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Köyüm
Baharda şenlenir,deresi çayı,
Kokusu başkadır benim köyümün
Unutturur adama kederi gamı
Havası başkadır benim köyümün
Akşam olur döner herkes evine
Can kurban inan ki benim köyüme
Aşıklar milleti derler soyuma
Özü bambaşkadır benim köyümün
Yeşil yeşil çamları var dağında
Göndelen dolanır her toprağında
Bahçesinde bostanında bağında
Yeşili başkadır benim köyümün
Köyümün ortasından akar ırmağı
Kıvrım kıvrım dolanır sular toprağı
Unuttum sanman size gelmeyi
Dostluğu başkadır benim köyümün
Mustafa Sarıkaya
KÖYÜMÜN YAĞMURLARI
Yaz henüz gelmişti ben ayrıldığımda,
Kaç vakit oldu, kaç ay, kaç yıl, kaç asır evimden ayrı,
Ama benim ruhumun derin memleketi,
Dünyayı verseler değişmem çayırındaki bir çiğ tanesini,
Meğer gurbet dediğin, mapuslukmuş güneşli avlularda yaşanırmış öylesine.
Dönüşümde ne bulurum bilemem,
Bildiğim, döneceğim ey verilmiş sözüm, edilmiş yeminim,
Elbet bir gün döneceğim.
Yıl kaç olur, hangi mevsim bilemem,
Elimde takvim yapraklarından güller,
Gözümde bir çocuk, saçlarımda kar,
Bunca acıyı boşa çekmez hiç kimse,
Ve bunca ölümden kolay dönülmez, bu kadar sevmeyince…
ekleyen = Metin SARIKAYA
KÖYÜM
Köyüm maraz olmuş canda mı canda
Selamı sabahı almıyor gibi
Evler yıkılmış duruyor yan yana
Birileri sahip çıkmıyor gibi.
Düğünde bayramda dolardı oda,
Mutluluk bulurduk bir bardak suda,
Eyvahlarım olsun köyüm uykuda,
Davullar zurnalar çalmıyor gibi.
Hısım akrabayı tanımaz olmuş,
Herkes kendine bir çıkar yol bulmuş,
Kılışlı tepesi epeyce dolmuş,
El öpecek kimse kalmıyor gibi.
Kusuru kendimde aradım durdum,
Bazı anlar oldu dizime vurdum,
Bu yobazlığa şaşırdım kaldım,
Köyümde güzellikler olmuyor gibi.
Bahar gelince çayıra koşardık,
Sarı beyaz çiğdem toplardık,
On iki aşkara yüzük atardık,
Komşular yan yana gelmiyor gibi.
Kar yağınca topluca ava giderdik,
Ahmet abi anlatırdı gülerdik,
Bir ekmeği beş kişiye bölerdik,
Şimdi iki kişi bölmüyor gibi.
Sahurda teneke çalardık,
Her haneden çörek toplardık,
Ev geçmeden kapı kapı dolanırdık,
Eski günleri, tutmuyor gibi.
Kiminin gözünü hırs bürümüş,
Doğruluk tarihe karışmış,
Baksana bizim köye neler olmuş,
Büyük küçük bilinmiyor gibi….
Ekleyen Mustafa Sarıkaya
|